Konuşmasına Pençe-Kilit
Harekâtı bölgesinde hayatını kaybeden şehitlerimizi anarak başlayan Rektör
Yardımcımız Prof. Dr. Sedat Aktan, ‘’Sayın Rektörümüz yurt dışında olduğu için
törene katılamadı. Rektörümüz mezun olan gençlerimize tebriklerini ve değerli
haziruna selamlarını iletti. Değerli
aileler beş yıl önce bıraktığınız emanetlerinizi sadece akademik anlamda donanımlı
veteriner hekimler olarak değil, aynı zamanda farklı alanlarda gelişmiş,
olgunlaşmış ve sorumluluklarının farkında olan bireyler olarak sizlere teslim
etmenin haklı gururunu yaşıyoruz. Bugün bende bir baba olarak buradayım. Kızım
da mezun olacak öğrencilerimiz arasında. Kızım bana ‘Bab’ der. Muhtemelen
babanın kısaltmasıdır ama “Bab” kapı anlamına gelen Arapça bir kelimedir. Babalar
evin kapısıdır. Bugünü görmek nasip olmayan anneler ve babalar da var. İki yıl
kadar önce vefat eden Sevgili Berat’ın babası Doğan Beyi ve Suriye’de şehit
olan, Sevgili Buse’nin babası Astsubayımız Ali Buran’ı rahmetle anıyoruz.
Biraz geçmişe,
eğitiminizin ilk yılına gitmek istiyorum. Pandemi zamanı hepimiz için zorlu
geçmişti. Sevgili gençler, kendi kendinizle kaldığınız münzevi anlarınız olsun.
Söz ve davranışlarınıza hilm (yumuşaklık) ve rikkat (ince düşünce) katacak
şeyler yapın. Hayat hızla geçiyor ve bazen hata yapabiliyoruz. O hatayı
yapmamak için, bazen soluklanmak, tefekkür etmek lazım. Bazı meselelerde ayrı
düşünsek, ayrı düşsek de vatan sevdası noktasında aynı olduğumuzu düşündüğüm,
Nihat Genç’i geçen hafta kaybettik. Ardından neredeyse herkes fikri namusundan
vazgeçmediğini söyledi. 15 Temmuz gecesi söylediği sözler de benim için değerliydi.
Her biri adeta motto olabilecek bazı cümlelerini aktarmak istiyorum: ‘Bakın
çocuklar bu topraklar bizden çok şey bekliyor. Biz bu toprakların son
umutlarıyız. Mühendis olarak, yazar olarak, ne bileyim yazılımcı olarak,
tarımcısı olarak, çiftçisi olarak, annesi olarak bu milli heyecanlarımızı bir
an bırakamayız. Yani, bu toprağın güzelliğini anlamazsan, zakkumun güzelliğini,
toprağın güzelliğini, buğdayın güzelliğini, kuzunun güzelliğini, çalışmanın
güzelliğini, üretimin güzelliğini, bütün bu güzelliği anlamazsan sen nimet
sahibi olamazsın. Bereket sahibi olamazsın. Allah sana vermez… Biz Türk
Milletinin çocuklarıyız. Biz bu cumhuriyeti kurduk. Biz tarihin ilk günlerinden
beri tüm meydan savaşlarında varız. Çin’de olduk, Hind’de olduk. Tarihte hiçbir
coğrafyada, bir insanın anne sevgisini, vatan sevgisini, ülke sevgisini
durduramazsınız. Mümkün değildir. Her şeyden umudum kesilir. Anadolu
toprağından kesilmez. Benim umudumu Kars’tan kimse kesemez, Diyarbakır’dan
kimse kesemez, Toros’tan kimse kesemez, Kaz dağından kimse kesemez.’ Nihat
Genç hep ‘Biz eyvallahsız yaşıyoruz.’ derdi. Umulur ki sizler de eyvallahsız
yaşayacak, tek gayeniz ülke ve vatan sevgisi olacaktır. Eğer yolumuz bir daha
kesişecekse, umulur ki vatan ve bayrak gayesi altında kesişir. Yükümüz ağır,
yükünüz daha da ağır. Üç gün önce ölüm yıldönümü vesilesiyle andığımız Erdem
Bayazıt’ın da dediği gibi ‘Önümde karanlıktan duvarlar, Sırtımda insan yüklü
bir gök var.’ Acısıyla, tatlısıyla, kazandıklarımızla, kaybettiklerimizle
göz açıp kapayıncaya kadar geçen bu beş yılın nihayetinde size merhum Sezai
Karakoç’un şu dizeleriyle veda ediyorum: ‘Muhabbet sürermiş bir rüzgâr kadar.’
Her şey gönlünüzce, yolunuz ve bahtınız açık olsun.”